Çocukluğun hep çocukluk olduğunu mu sanıyorsun? Yanılıyorsun! Yaklaşık XNUMX. yüzyıla kadar Batı medeniyetinde “çocukluk” diye bir şey yoktu. Küçük çocuklar henüz gerçek insanlar değillerdi.

Biraz daha büyük olanlar herkes için “küçük yetişkinler”di ve tıpkı yetişkinler gibi giyiniyordu.

çocukluk fenomeni

XVII-XVIII yüzyıllarda, insan yaşamının ayrı bir dönemi olarak kabul edildiğinde bir tür "çocukluğun keşfi" meydana geldi.

Günümüzde eğitimciler ve psikologlar, çocukluğun kendi yasaları ve kuralları olan özel bir dünya olduğu konusunda hemfikirdir. 

çocukluk fenomeni

En azından bir anlığına yeniden çocuk olabilmek, dünyaya çocukların gözünden bakabilmek çocukları anlamak ve dolayısıyla sonuçta başarılı bir yetiştirme süreci için çok önemlidir.

AV Sukhomlinsky şunları yazdı:“... çocukluk, çocukların dünyası özel bir dünyadır. Çocuklar iyi ve kötü, onur ve şerefsizlik, insan onuru fikirleriyle yaşarlar; kendi güzellik kriterlerine sahipler, hatta kendi zaman ölçülerine sahipler: çocukluk yıllarında bir gün bir yıl gibi, bir yıl ise bir sonsuzluk gibi görünüyor. Çocukluk denen muhteşem saraya eriştiğimde, bir şekilde çocuk olmayı her zaman gerekli bulmuşumdur. Ancak bu koşul altında çocuklar size, masal dünyasının kapılarından kazara giren bir insan, bu dünyada neler olup bittiğini umursamayan bir bekçi olarak bakmayacaklardır.

Çocuklarımızın çocukluk dünyasının ne olacağı bize, ebeveynlere bağlı: neşeli, adil, saf ve kibar veya üzgün, adaletsiz veya kötü. 

çocukluk fenomeni

Alexander Men bir keresinde şöyle demişti: “Bir çocuk için ebeveynler kozmik bir ölçeğin rakamlarıdır, büyüklükleri fazla tahmin edilemez.” Bu "kozmik ölçekteki figürlerin" sadece çocuğun gözünde değil, gerçekte de böyle olmasını ne kadar isterdim. Çocuklarımızın mutlu yaşamasını ve uyumlu bir şekilde gelişmesini istiyorsak, kendini geliştirme artık bir heves değil, bir zorunluluktur, o zaman kendimizden başlayalım mı?!